14 Ocak 2011 Cuma

ELBETTE...

Sevgili blog,
Öyle zor ki canından çok sevdiğin birini günlerce hastanede bırakmak.
Onun hastalığının geçmesi için nefes aldığın her saniye dua etmek.
Ufacık bir düzelmede binlerce kere şükretmek...
Çok zor blog..
Çok zor...
Hastaneden kurtulduk.
Geride kalan 3 gün bütün duyguları aynı anda hem de çok yoğun bir biçimde yaşadım.
Üzüldüm (en sık hissettiğim)
Kızdım hatta öfkelendim...
Birilerini gözümü kırpmadan dövebilecek kadar çok öfkelendim.
Ağladım,hıçkırarak ağladım...
Sonra umutlandım.
Sevindim.
Ve en sonunda her şeyi geride bırakıp şükrettim.
Son günlerde ben çok değiştim.
Şükretmenin ne kadar önemli olduğunun farkına  vardım.
Hayatımızın,bedenimizin,ruhumuzun kısaca kendimizin ne kadar narin olduğunu anladım.
Zor bir dersle.
Değiştik blog işte...

13 Ocak 2011 Perşembe

DERS

Hayat bazen öyle dersler veriyor ki, şaşıp kalıyorsun
Bir daha boş şeylere oflayıp üflemek mi ?
Tövbe...
Binlerce kere tövbe.
Ben dersimi canımdan çok sevdiğinin birinin hastalığı ile aldım ne yazık ki..
O hala hastanede.
Ben ise ömrüm yettiğince bir daha boş şeylere oflamayacağım.
Hayat çok narin blog...

10 Ocak 2011 Pazartesi

HAYAT BENİ NEDEN YORUYORSUN?

Pek bir asık suratlıyım.
Offlamak pufflamak ve üflemekten başka hiçbir şey gelmiyor içimden.
Aksilik bu ya ofisteki herkes çok mutlu.
Ehh haliyle asık suratım ilk göze çarpan durum.
Zaten sevmiyorum bu ofisi.
Halbuki bu hafta sonu hep dost sofralarında,şahane sohbetlerle geçti.
Ama iş pazartesiye gelince elimde sadece düşük bir enerjili bir ruh ve asık bir surat  kaldı.
Bir de sabah uyuyakalmak...
Aslında modumu düşüren şeylerden birtanesi hafta sonu kendime hakim olamamış olmam.
İradem nerelerdesin kuzum ?
Softalar öyle güzel, sohbetler öyle koyu olunca hele bir de yanında rakı olunca midem benliğimi ele geçiriyor.
off üfff ufff...
Spor yok, kalori çok...
Olmuyorr böyle olmuyorr...
Kendine gel.
Acilen spor yapmam lazım.
Patroncum sizce bana hak verir ve aynı zamanda yanına da 2-3 günlük izni de hediye eder mi ?
Çok mu şey istiyorum....

6 Ocak 2011 Perşembe

PEMBE DEFTER :)

Benim pembe bir defterim var.
Sürekli yanımda taşırım.
İçinde yığınla bilgi var.
O an not etme ihtiyacı hissettiğim her şeyi yazarım.
Canım sıkıldığında günlük bile olur bana...
Randevularım, gelecek planlarım,yaptığım organizasyonların notları, güzellik reçeteleri,kitap isimleri..
Kısaca aklınıza gelecek ne varsa hepsi o defterin içinde.
Bugün karıştırırken bir not gözüme ilişti.Başlığı;
'Diyette mutlaka alınmalı'
Kaynağını yazmamışım.Sanırım internette okuyup not ettiğim bir şey.Şimdi buraya yazacağım ama olur da bir gün bu listenin  kaynağı bu yazımı görürse,şimdiden özür diliyorum ama gerçekten not etmemişim.
Bu listedekilere sadece diyet yapanlar değil normal beslenenler de dikkat etmeli diye düşünüyorum.Mutlaka aldığımız her besinin faydası büyük ama bu listedekiler 10 madde ile sınırlı.Listeyi yapana sesleniyorum devamını mutlaka bekliyoruz :)
Şimdi listeye bir göz atalım:
  • Yumurta
  • Baklagiller
  • Armut,elma,ayva
  • Günde 100-150 gr et (yağsız)
  • 1-2 fincan yeşil çay
  • 1 yemek kaşığı zeytinyağı
  • Tarçın
  • Sirke
  • Kırmızı biber
  • Greyfurt
Yumurta  hakkında ne denebilir ki.Hayatımın gıdası.Çok severim hem de her türlüsünü.Ama ne yazık ki bu diyetimde haftada sadece 1 kere yiyebiliyorum.Ama cumartesileri kaçamak yapıp sadece 1 yumurta beyazı ile yapılmış omlet yapıyorum kendime.Üstüne bol fesleğen ve karabiber.Affet beni diyetim ama yumurtasız bir hafta sonu kahvaltısı olamazzzz.Ehh en büyük özelliği protein deposu olduğunu söylemeden geçmeyeyim.
Baklagiller bu ara ihtiyacım olan besin öğesiymiş de haberim yokmuş.Folik asit deposu olan bu minikler sinir sisteminin ilacıymış.Özellikle gebelik öncesi ve gebelik sırasında bebişlerin sinir sistemi ve omurilik gelişiminde çok önemli rol oynuyorlarmış.Diyettekiler için önemli bir bitkisel proteinin olmanın yanında çok önemli bir lif kaynağı.Vejeteryanlar için ise vazgeçilmez besinlerden.
Armut,elma ve ayva  bu listede bence tok tuttukları için var.Çünkü bütün meyveler faydalı, hepsinin ayrı ayrı özelliği çok.Sizi bilmem ama ben gün içinde meyve olarak mutlaka bu üçlüden birini tercih ediyorum.
Et ,hayvanları çok sevmeme rağmen onu da aynı oranda seviyorum.Vazgeçilmez gıdalardan biri benim için.Her formu lezzetli yahu ne yapalım.Ama hayvan sevgimizi de içine katıp diyet yapanlar için bu sevgiyi sınırlandırmamız gerekiyor.Yaklaşık 100-150 gr et bizim için yeterli.Tavuk ve balık tercih sebebi diyorlar ama bence yağsız kırmızı et de çok uygun.
Yeşil çay, azı karar çoğu zarar bir bitkidir.O yüzden günde maksimum 2 fincan içilmelidir.Ama mutlaka içilmelidir.Çünkü tek başına etkisi olduğuna inanmasam da doğru beslenme ve egzersizle birleşince iyi işler çıkardığını düşünüyorum.Yemeklerde sonra içilmesi önerilmiyor.Sabah ilk iş yeşil çay içmek  ise vücudumuz için süpermiş. Kalbe de iyi geliyormuş.Ayrıca benim için yazın en sevdiğim içecek olan limonataya güzel bir alternatif oluyor.1 fincan demlediğim yeşil çayın içine bol limon ve nane koyuyorum.Üzerine daha da bol buz ya da soğuk su ilave edip, yaz sıcağında kendimi ferahlatıyorum.Benim için bu kadar yeterli ama yok size yetmez ve daha fazla bilgi edinmek isterseniz buradan daha fazlasını okuyabilirsiniz.
Zeytinyağı için diyecek hiçbir şey yok.Doğanın mucizesidir kendisi benim için.Evimiz de zeytinyağıdan başka yağ kullanılmaz yemeklerde.Ama bizim bir şansımız var.O da gerçek zeytinyağına ulaşıyor olmamız.Fabrikasyon yağlardan kullanmıyoruz.Çoğu insanı kokusu rahatsız eder ama bir düşünün ısınmış zeytinyağının kokusunda daha güzel bir şey var ise o da içine sarımsak ve kekik atılmış, ısınmış zeytinyağı kokusudur.Ama ne kadar büyük bir mucize olursa olsun gene de o bir yağ.Ve diyet yapanlar için yasak listesinin başında.O yüzden sadece 1 yemek kaşığı hakkınız var .
Tarçın eskiden benim için sadece çeşit çeşit tatlının tamamlayıcısı ya da salep için vazgeçilmez bir baharattı.
Ama şeker ile ilgili problemim çıkınca tarçın daha farklı anlamlar kazandı.Bir kere artık tatlılarımın tamamlayıcısı değil çünkü tatlı yemiyorum :) Tarçın artık benim için şekerimi düzenleyen bir baharat oldu.Ayrıca çubuk tarçının demlenmesi  sonucu elde edilen çay zihin yorgunluğuna ve yoğun çalışma sonucu oluşan başağrısına iyi geldiği söyleniyor.Ancak İbrahim Saraçoğlu'nun önemli bir uyarısı var.Hiçbir bitkisel çayı alışkanlık haline getirmemek gerekiyormuş.Çünkü vücudunuzu alıştırmak demek,ona ihtiyacınız olduğunda etkisinin azalması demekmiş.
Sirke pek sevdiğim bir şey değildir.Her türlüsü bende mide bulantısı yapıyor.Kokusunun keskinliği bitiriyor beni.Ama hep bir elma sirkesi efsanesi vardır ortalıkta dolaşan.Çok ciddiye almasam da azıcık araştırınca zayıflama konusunda değil belki ama sağlık açısından hakikaten bir efsaneymiş.Okuduğum bir yazıda elma sirkesi için doğal bir yaşam iksiri diyor.Daha fazla bilgi için burayı okuyabilirsiniz.Sanırım daha fazla elma sirkesi kullanmaya başlasam iyi olacak.
Kırmızı biber  çoğunlukla kansere karşı olan etkileri ön planda olan bir baharattır.Kebap sever bir millet olarak kırmızı biberi de bol bol tüketiyoruz.İştah artırmak gibi bir özelliği ile tanınsa da aslında  bazal   metabolizmayı hızlandırarak, zayıflamaya yardımcı oluyor.Ayrıca bence en ilginç özelliği de yaş iken  büyük bir c vitamini deposu oluşudur.Limondan daha çok c vitamini içeriyormuş.Tuzsuz ve yağsız yemeklerin de ilacı kendisi :)
Greyfurt ' a bayılırım.Hem suyuna hem meyve olarak kendine hastayım.Ailecek bol bol tüketiyoruz.Ama dikkatli yenilmesi gereken bir meyve kendisi.Aslında gizli bir tehlike barındırıyor.Bazı ilaçlarla beraber alındığında , ilacın etkisini değiştiriyor.Mesela aspirinin etkisini ikiye katlayacak kadar tesirli.Eğer düzenli ilaç kullanıyorsanız, doktora danışıp yemekte fayda var.Ancak diyettekilere faydası da büyük.Hem c vitamini açısından çok zengin hem de böbrekleri temizleme özelliği mevcut.Trigliseriti yüksek olanlar greyfurtla bundan kurtulmanız mümkün. Ama dediğim gibi önce doktora danışmak gerekiyor.80 gr'lık bir greyfurtta 60 kalori var.Son olarak yemeklerden önce 1/2 greyfurt iştah kapatıyormuş duyrulur.
Listenin sonunda şunu mutlaka eklemekte  fayda görüyorum.Bütün bunlar tabiki araştırılarak ortaya konuyor ama uygulamaya başlamadan  mutlaka ve mutlaka doktorunuza danışınız.
Not: Bu yazı sanırım biraz uzun olmuş :).Eğer bu notu okuyorsan, sabretmiş yazıyı da okumuşsun demek ki. Bana zaman ayırdığın için teşekkürler...

5 Ocak 2011 Çarşamba

ANKARA'DA SPOR YAPMAK ZOR İKİ GÖZÜM :(

Hava 1 aydır günlük güneşlik.
Ben hevesle programımı ayarladım.
Havuza gidecektim.
:(
Gidemiyorummm..
Ankara'nın kışı geri geldi.
Eee araba yok.
Bu havada havuzdan çıkana ne olur.
ZATÜRRE..
Daha yeni hastalıktan kurtuldum.Riske atamıyorum.
Hava sıcaklığı -5
Moralim -15
Koşu bandım bekle beni ...

DELİRDİM :)


Vallahi delirdim :)
Tesadüfen bloglarda gezinirken Buse Terim'in blogunda Topshop'un 2011 lookbook'u gördüm.
Topshop'u çok severim.Eskiden Ankamall'de vardı.Kıyafet olarak pek bir şey alamasam da aksesuar,çanta ve ayakkabıları ilgi alanımdaydı.Maalesef kapandı ve Ankara'da şuan mağazası yok.Ya da umarım vardır da ben henüz bilmiyorumdur yerini.
İnternet sayfasında gezinirken 1-2 parçaya aşık oldum.
Gerçekten çok beğendim.
Ve satın almaya karar verdim :)
İşte delirdiğim an budur.
48 beden giyinen biri Topshop'un o minicik kıyafetlerini satın alıyor.
Şuan giyemeyebilirim ama yazın o kıyafetleri üzerimde göreceksiniz.
Ve resimleri çekip blogta yayınlacağım.
Bu arada Topshop'un internet sayfasını (buyrun buradan) ziyaret etmekte fayda var.Gözünüz gönlünüz açılsın, siz de benim gibi delirin :)
İşte aşık olduğum parçalar;
Not: Ortadaki etek aklımı başımdan aldı.Sadece o etek için bile zayıflarım :) Son olarak alacağım kıyafetlerin bedeni 38 olacak :):)

4 Ocak 2011 Salı

İYİ KÖTÜ

İnsana kendini iyi hissettiren bir şarkı.
Hem de içindeki iyiliği ve kötülüğü tarttığın bir zamanda....
Ve heyecanla attım kendimi dans pistine...

:(

Şu hayatta başıma ne gelirse gelsin güzel Allah'ımın bana hep dayanma gücü verdiğine ve zamanı geldiğinde üstesinden geleceğime inanırım.Bu güçle sorunlara karşı dayanma gücü bulurum.Derler ya 'Allah kaldıramayacağımız yük yüklemezmiş.' diye.
Ama bazen hakketen kaldıramıyorum.
Çok zorlanıyorum.
Beynim cadı kazanına dönüyor.
İşin içinden nasıl çıkacağımı bilemiyorum.
Şuan çok mutsuzum.
Kızgınım.
Kırgınım.
Eh bu kadar kötü duygu bir araya gelince düşünün yüzümün halini.
Hayatta ailemin içinde saydığım arkadaş sayısı bir elin parmakları kadardır.Onlar benim canım ciğerim, ailemdendir.
Bu zamana kadar onlarla  ilişkilerimi  hiç sorgulamamıştım.
İşte bu kaldıramayacağım bir durum.
Çok zormuş.
Geçmiyor bir türlü.
Bazen içimdeki öfke öyle bir kabarıyor ki, kontrol altına alamıyorum.
En yakın arkadaşıma öfkeleniyorum.
Ama bir yandan da onu çok ama çok seviyorum.
Cadı kazanı diye boşuna söylemiyorum.
Son 1 yıldır bu durum sık tekrarlanır oldu.
O yüzden bu duyguların yanına bir de endişe eklendi.
İşin içinden çıkamıyorum.
Aslında tek bir çözüm var.
Sanırım 2011'in ilk değişikliği bu olmalı.
Evet bu hem bana hem arkadaşlığımıza çok iyi gelecek.
2011 için ilk hedefim belli.
Artık ikinci bir hedefim daha oldu.
Çok çalışmam lazım çokkk....

3 Ocak 2011 Pazartesi

HASAR RAPORU

Yeni yıl yeni yıl yeni yıl...
Umarım hepiniz şahane bir yıl başlangıcı yapmışsınızdır.
Eskiden kutlamalar çok önemliydi benim için.Mutlaka yeni yıl kutlanması olmalı  hem de öyle ufak tefek şeyler değil, büyük yemek ve eğlencelerle kutlanmalıydı.
İnsan azıcık geriye döndüğünde ne kadar değiştiğini görüyor ve açıkçası kendi adıma şaşırıyorum.
Bu sene ufak ama çok mutlu geçen bir kutlama yaptık.Şahane bir sofra kurduk.Bu sene canımız rakı istedi üstelik.
Ön bilgileri aldınız. Az çok bendeki hasarın sebebini anladığınız sanırım.
Bu blogu ben sadece zayıflama maceramı anlatmak için açmadım.Ben değişmek istiyorum.Sadece fiziksel bir değişiklik değil bahsettiğim.Evet bu çok önemli bir parçası ama tamamı değil.
Kendim için milat oluşturmayı seviyorum.Bana güç veriyor.Bu 1 ocak da bir milat.
Şahane geçmesi için elimden geleni yapacağım bir yılın başlangıcı.
Hayatımın 27. yılını çok önemli kılacak şeyler yapma gücünü kendimde bulduğum bir yıl olacak.
Yürekten inanıyorum bu yıl sonunda kendime aferin diyeceğim.Bu sene hiç boş durmadın.İstediklerin için çalıştın, çabaladın.Hepsi olur, olmaz bilmiyorum.Ama olması için çalışacağım.
O yüzden bu yıl benim için çok önemli.
Bir de içimde çok kuvvetli bir inanç var bu yıl için.Daha önce yeni bir yıl için hissettiğimi hiç hatırlamıyorum.
O yüzden bu yıla inanmak için sebebim çokkk :)
Gelelim yılbaşı kaza raporuna...
Öncelikle 2 haftada 3 kilo vermişim.
Yaşasın yaşasın yaşasınnn ...
Görüldüğü üzere hiç de zor değil.Azıcık azimle kilolardan kurtuluyoruz.
Ama bu yılbaşı yemeği irademi tam orta yerinden deldi geçti.
1 duble rakı
Bir sürü lezzetli meze
Hindi
Ve 1/2 ayva tatlısı
Evet duvara tosladım.Üstelik o hafta sonu da toslamaya devam ettim.
Kabul kendine ihanet ettim
Muhtemelen 1 kiloyu geri aldım.
Ama kaza sonrası kendimi çok hızlı toparlayacağım.
Bu hafta ekstra önlemler ve ekstra yapılacak sporla telafi edeceğim.
Edeceğimm gerçekten
Kocaman bir
SÖZZ :)