19 Aralık 2010 Pazar

NEFES AL, EVETTT ÇOK GÜZELLL ....

Bu maceranın vazgeçilmezi.
En zor kısmı,
Tembelliğe en açık kısmı,
En dikkatli yapılması gereken kısmı....

Tabi ki SPOR.
Eğer 120 kg'lik bir ağırlık taşıyorsa iskeletiniz öyle kolay kolay her sporu yapamazsınız.
Ben de yapamıyorum.Bunun nedenine dair 1-2 örnek vereyim.
Mesela vücudumuzdaki her 1 kilo fazlanız dizlerinize 50 kilo olarak etki ediyor.
Ya da bel ya da boyun fıtığı olma olasılığınız diğer normal kilolu insanlara göre birkaç kadar daha fazla.
Ayaklarımızı düşünün bir de.Bütün yükün çilesini onlar çekiyor.
Liste uzar gider böyle...
O kadar çabuk yoruluyoruz ki fazladan yapacağımız hareketleri çok dikkatli seçmemiz gerekiyor.
Sakatlanma riski de bir o kadar fazla.Bütün bunlardan dolayı spor konusu iyice araştırılmalı ve mümkünse bir uzmana danışılarak yapılmalıdır.Tabi ki yaş faktörünü de göz önünde bulundurmak çok önemli.
Ben bu konuda azıcık şanslıyım sanırım.Çünkü üniversiteye başlayana kadar özellikle bahar ve yaz dönemi bol bol spor yapan biriydim.Zaten ne olduysa sporu bıraktıktan sonra oldu :(
Bugün pişmanlık duymak en kolayı sanırım.Neyse...
Ben bu konuyu  2 diyetisyene danıştım.İlk diyetisyenin  uzmanlık alanı zaten sporcular olduğundan ondan daha sağlıklı bilgiler edindim.Öncelikle bana söylediği 10- 15 kilo kadar vermeden dizlerimi zorlayacak sporlardan kaçınmalıymışım.Özellikle yürüyüşü bana şuan için çok tavsiye etmedi.Yer çekimine maruz kalmadan yapabileceğim sporlara yönlenmem gerektiğini söyledi ki bu kategoride aklınıza gelen tek spor;

YÜZME ...

Bilmiyorum bu imkana sahip misiniz ama yüzme benim kilomdaki biri için en ideal olan spor.Hem diz ve bel sağlığımıza zarar vermiyor hem de bütün kas gruplarını şahane çalıştırıyor.Evet yapması çok kolay değil,temiz bir tesis bulmak,kışın hasta olmadan devam ettirebilmek gibi problemleri var.Ama yine de imkanınız varsa ilk tercihiniz yüzme olmalıdır.
Bir kere insan doğasına en uygun spor bence.Çünkü zaten ilk dokuz ayımızda yüzüyoruz :)
Yüzme antrenmanlarınız  ile kalbin dakika volümünü arttırmak mümkündür.Dakika volümü artınca ne olacak dersiniz? Dokulara giden daha çok oksijen demek.
Ayrıca yüzerken sahip olduğumuz yatay pozisyon  kalbin atım volümünün ayakta duruşa oranla daha iyi olmasını sağlar. Çünkü, bu pozisyonda, kalbin kan ile doluşu daha iyi olur. Su içinde, suyun kaldırma kuvveti yer çekimine karşı koyar. Bu konumda kalp, kanı yer çekimine karşı atmak zorunluluğunda kalmaz.Sonuçta tek kalbin tek bir pompalamasında kalp daha çok kan ile dolar.
Eee suyun içinde çalışırken bir ferahlık bir rahatlama da çabası.
Bir de son zamanlarının 'aqua gym' modası var.Ben hiç denemedim.Ama deneyim çok memnun kalan arkadaşlarım var.Üstelik ben öyle deliler gibi sürekli yüzemem diyenlere bire bir.
Son olarak benim gibi aşırı terleyen biriyseniz, bu halinizle spor yapmaktan nefret edersiniz.Çünkü her bir noktanız ayrı terlediği için su içinde kalırsınız.Ama yüzerken hiç böyle bir derdiniz olmaz :)
Ankara'da nelere gidilir hem de tonla para vermeden derseniz üniversitelerin yüzme salonları çok iyi.Mezun olduğunuz üniversitenin yüzme salonuna bir bakın derim.Bir de bütün Ankaralılar'ın bildiği Altınpark'taki havuz var ama ben hiç memnun kalmadım oradan.Etlik'te kocaman bir havuz açılmış.Tam olimpik bir havuz kendisi.Ama henüz tecrübe etmedim.
Eğer para konusu takmazsanız büyük spor kulüplerinin havuzları da şahane.
İşte böylee.Süper faydalı bir spor yüzme.Programlar ayarlansın, mayolar,boneler,gözlükler çıksın doğruuu havuza ...
Tembellik yok,unutmayın...Bana gelince şuan işlerim çok yoğun olduğundan yüzme konusunu bu hafta askıya aldım.Ama yılbaşından sonra haftada bir kere yüzmeye gideceğim.
Eeee yüzemiyorsam şu an ne yapıyorum peki?
Arkası yarın ...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder